Kitap & Alıntı

Seyyid Ahmet Arvasi Sözleri

Seyyid Ahmet Arvasi, Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde dünyaya geldi. 1988 tarihinde, Kadıköy-Erenköy’deki evinde hayata gözlerini yumdu. Özellikle Türk düşünce hayatında milliyetçilik, modernizm ve batılılaşma gibi konuları ele alarak ünlendi. Bu tür konular üzerine eserler ortaya koyması, kendisinin geniş kitlelerle buluşmasını sağladı.

Seyyid Ahmet Arvasi Sözleri

“Günümüzden 13 asır önce dikilen Orhun Abideleri’nde, büyük Türk Hakanı Bilge Kağan, “aç milleti tok kılmayı” gerçek bir zafer olarak ilan etmişti. Gerçekten de açlık bir milletin hayatında büyük bir felaket, tokluk büyük bir nîmettir.”

“Türk ordusuna düşmanlık besleyenler, yabancı ordulara özlem duyan hâinlerdir.”

“Türkler, Anadolu’ya geldiği zaman bu topraklarda ne bir Ermeni, ne de bir Kürt Devleti vardı. Anadolu’yu gûyâ Bizans Devleti kontrol ediyordu. O Anadolu ki, eşkıyânın soyguncunun kol gezdiği bir coğrafya idi.”

“Millî şuurla hazırlanmış uzun vadeli ve rasyonel planlara ve bunları sabırla, ısrarla uygulayacak kadrolara ihtiyaç vardır. Millî meselelerimiz milliyetçi kadroların elinde çözüme ulaşmazsa yabancılaşmış kadroların elinde tehlikeli mecralara doğru akar gider.”

“Millî şuurla hazırlanmış uzun vadeli ve rasyonel planlara ve bunları sabırla, ısrarla uygulayacak kadrolara ihtiyaç vardır. Millî meselelerimiz «milliyetçi kadroların» elinde çözüme ulaşmazsa, «yabancılaşmış kadroların» elinde tehlikeli mecralara doğru akar gider.”

“Türk devletini yıkmak ve Türk milletini parçalamak isteyen bölücüler; yalnız Türklüğe değil, İslam’a da ihânet etmektedirler; ve İslam dünyasını esir almak isteyen şer kuvvetlerin ilk hedefi Türk devleti ve Türk milleti olmuştur.”

“Bütün dünya Türklüğünü yazılı ve sözlü dilde birleştirmeyi vazgeçilmez bir ülkü edinmemiz gerekmektedir.”

“Biz Türkler Alevîmeşrep Sünnîleriz. Siz, müslümanları Sünnî-Alevî diye uydurma düşman kamplara ayırmaya çalışan düşman oyunlarına aldırmayın. Unutmayın ki, gerçek Sünnîler, gerçek Alevîlerdir; yahut gerçek Alevîler gerçek Sünnîlerdir.”

“Bize düşen iş, Türk’ün Türk milletine yabancılaşmasını önlemek, Türk aydınının Amerikancı, Rusçu, Çinci olmasını önlemek, Türk çocuğunun “Türkçü” kalmasını temin etmektir.”

“İslâm dînini, Türk milletinin ve Türklük duygularının aleyhine kullanmak isteyenler, gerçek dindarlar değildir. Ya câhil veya art niyetli hâin kişi ve zümrelerdir.”

“«İçtimaî ırk özellikleri» beşeriyete renk getiren, kültür ve medeniyetlere kendine has bir atmosfer kazandıran orijinal değerlerdir. Kur’an-i Kerim’e göre: «Renklerimizin birbirine uymaması Allah’ın âyetlerindendir» (er-Rûm, âyet, 22).”

“Türk milliyetçisi, Türk içtimaî ırkını benimser, sever ve sevdirirken ailesini de bu espri içinde kurmaya çalışır. Kozmopolitlikten hoşlanmaz. Bununla beraber, başka «içtimaî ırkları» da Allah’ın birer «âyeti» olarak değerlendirir.”

“«İçtimaî ırk» ile millet ve devlet güçlendirilir. Oysa, milletlerarasında evlenmelerin teşviki, «millî şuuru» çökertmekle kalmaz, kozmopolitleşmeye yol açar. Üstelik «milletlerarası » bağların güçlenmesine de sebep olmaz.”

“Avrupa’da asırlar boyu, hânedanlıklar arasındaki evlilikler, Avrupa’ya birlik ve bütünlük getirmek yerine, çok karmaşık problemler ve çok kanlı savaşlar getirmiştir. Hiçbir millet kozmopolitleşmeden fayda görmedi ki insanlığın fayda gördüğünü savunmak mümkün olsun. İnsanlık bir «aile» ise, milletler bunun, «şahsiyetlerini » korumak isteyen ve inkâr edilmeleri imkânsız «birimleridir». Tarih, milletlerin kolay kolay «yok olmaya» rıza göstermediklerini, aksine çok çetin direnişlere başvurduklarını kaydeder. Bu sebepten, Fransızların Fransızlıktan, Almanların Almanlıktan, İngiliz’in İngiliz’den vazgeçerek «Ortak bir Avrupa Milleti» meydana getirecekleri iddiası, milletlerarası savaşın çok kurnazca planlanmış propagandalarıdır.”

“İçtimaî ırk, kozmopolitleşmeyi önler, tarih, kültür, din ve ülkü bağlarına bir de «soy ve kan birliği» şuurunu katar. Dinimiz, ırklar ve milletlerarası evlenmeyi yasaklamamıştır, fakat teşvik de etmemiştir. Daha doğrusu, millet çocuklarının, kendi aralarında evlenmelerini teşvik etmeyi men etmemiştir. Zaten bizim tezimiz, «münferit» birkaç olayla ilgili değildir. Milletlerin kitle halinde, yabancılarla evlenmelerinin tehlikelerine işaret etmek istiyoruz. Bu tehlike, maalesef, bizim ülkemiz için de büyümektedir.”

“İslâm dünyasında, öylesine bir üstünlük kompleksi (complex superiorite) teşekkül etmişti ki, Avrupalının her hamlesi “bırakın şu gavurları”, her yeni buluşu “gavur îcâdı” biçiminde küçümseniyordu.”

“Tarihin en büyük ve inkarı mümkün olmayan gerçeği millet ve milliyet gerçeğidir. Çare bu milletin dert ve ıstıraplarını çok iyi bilen, Türk’ün tarihine-kültürüne-ülküsüne tüm kalbiyle bağlı milliyetçi kadroları ülkenin ıstıraplarını çözmeye memur etmektir.”

“Türkiye’yi ne Marx’ın kitabı kurtarır, ne Adam Smith’in kitabı.”

“İslâm Dünyası’nda güçlü bir entelektüeller kadrosu yetiştirilememiş, cemiyetin dert ve meseleleri, çeşitli açılardan ilmî ve akademik araştırmalara konu edinilememiş, saha tamamı ile “politik” ve “ideolojik” istismarlara terkedilmiştir.”

“Türklük güçlü ise, ayakta ise ve hamle üstüne hamle yapıyorsa İslâm Dünyası da zindedir ve mutludur. Aksine, Türklük zayıf düşmüşse, yenik ve ezik ise, İslâm Dünyası da öyledir.”

“Mümine “din istismarcısı” denemez. Çünkü o din ve imanı için gerektiğinde her şeyini feda edebilir. Mümin kendini dinin hizmetinde görür. Mümin idealisttir. Din istismarcısı ise münafıktır. Dini kendine hizmet ettirmeye çalışır. O külfete değil, nimete taliptir. “

“Yanlış bir laiklik politikası ile tertemiz dini hayat kurban edilirken, ham sofular kaba yobazlar, sahte mürşitler, sapık akımlar ve istismarcılar dünyamızı doldurmuş bulunmaktadır. Din düşmanları ise, bu istismarın istismarı ile meşgul olmakta, olan bitenleri mukaddes dine bağlayarak kaynağı kurutmak için fırsat ve bahane kollamaktadırlar.”

“Ülkücüler, “Allah ve Resulünün ortaya koyduğu yüce davanın her türlü riyadan arınmış ve samimi bağlısıdır.” O asırlarca İslam’a hizmetle şereflenmiş ashap ve tabiinden sonra bu yola can ve baş koymuş yüce bir kavmin çocuğudur. Yalansız riyasız ve tavizsiz olan Türk İslam ülkücüsü din istismarından ve din istismarcısından iğrenir. O İslami yaşar ve yaşatır, şarlatanlığını yapmaz.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu