Türk asker ve siyasetçi, ideolog; Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet İstatistik Enstitüsü, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, Toprak Reformu Müsteşarlığı, Ordu Yardımlaşma Kurumu, Rüzgar Birliği gibi kurumların kuruluşunda etkin rol oynayan aksiyon adamı; 19. ve 21. Türkiye Başbakan Yardımcısı; Türkiye Büyük Millet Meclisi 13. 14. 15. 16. ve 19. Dönem Milletvekili; Milliyetçi Hareket Partisi Kurucu Genel Başkanı; Milliyetçi Çalışma Partisi Genel Başkanı; Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Genel Başkanı; 58. Piyade Alayı 5. Bölük, Nato Daimi Komitesi Türk Temsil Heyeti ve TSK Türk Kara Kuvvetleri Nato Şube Müdürü, Başbakanlık Müsteşarı; TC Yeni Delhi Büyükelçilik Müşaviri; Tuğrul, Ayyüce, Kutalmış, Ayzıt, Umay, Sevenbige Çağrı, Selcen’nin babası; Kara Harp Okulu mezunu; Kıbrıs doğumlu, Piyade Kurmay Albay Başbuğ Alparslan Türkeş’in özlü sözleri…
- “Türkçülüğün yolu, Ziya Gökalp’tan kuvvet alan bir yoldur. Yaşadığımız günlerin getirdiği yeni şartlara göre bir takım tâdiller yapılacaktır. Lâkin ana temel değişmemiştir: Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak; bugün de değerini muhâfaza etmektedir.”
- “Demokrasi, Eşitlik, Hürriyet, Gençlik… Bütün bunlar 1944 iktidarında palavradır. 3 Mayıs 1944 günü heyecanla sokağa fırlayan gençler kıyasıya dövüldüler. Kafaları yarıldı, gözleri patlatıldı. Bazılarının kolları, kaburgaları kırıldı.”
- “Kalbimizde müstesna bir yeri olan Doğu Türkistan, Türk Dünyası’nın bir parçasıdır. Bu bölgenin insanlarının güler yüzlü, mutlu ve refah içinde bir yarına sahip olması ise yalnız Türkiye’nin değil bütün Türk Dünyası’nın ve insanının temennisidir.”
- “İnsanları insan yapan; fikirleri, idealleri, ülküleri, heyecanları, asil duyguları, asil inançlarıdır.”
- “Efendim, meselâ 1917’de olduğu, gibi 1965’de veya 1999’da Rusya’da bir ihtilâl zuhur edebilir. O zamana kadar Türkiye harp endüstrisi bakımından da, ilim ve irfan bakımından da ilerlemiş bulunur. Ve Türkiye’nin müzahereti ile Türk birliğine yürünebilir.” Alparslan Türkeş, 1944
- “Türkçüyüz. Çünkü milletimiz Türk milletidir. Türkçülük, Türk milletinin hayâtının her safhasında yapacağı her şeyin Türk rûhuna, Türk geleneğine uygun olması ve Türk’e yararlı olması amacının, fikrinin ön planda tutulmasıdır.”
- “Türkçülük ve Türk’ün tâyininde sapık ölçülere, mezhepçiliğe, coğrafyacılığa, laboratuvar ırkçılığına inanmıyoruz; kâinatın neresinde bir Türk varsa onunla ilgilenmeyi, ona sevgi beslemeyi bir görev sayıyoruz.”
- “3 Mayıs; Türk milliyetçilerinin, Türk milletinin varlık davası için çektikleri ızdırâbın, elemin, gözyaşının ifâdesidir.”
- Biz Türk birliği ülküsünü yine şanlı bir bayrak gibi göklere yükselterek taşıyoruz. Bu ülkü her zamandan ziyade, bugün Türk milleti tarafından daha önemle anlaşılmaktadır. Moskoflarla çarpışmamız kaçınılmaz bir kaderdir. Onların doymak bilmez hırsları, kendi başlarını yiyecektir. Girişeceğimiz savaşta onları mutlaka yeneceğiz. Çünkü biz hakkı ve insanlığı müdafaa edeceğiz. Çünkü biz Türklüğün ezeli ve ebedi hakları için dövüşeceğiz. Çünkü biz “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM” parolası ile çarpışacağız.
- Türk aydınları için Batı’nın sığınması olmak bir ideal olarak benimsenmiştir. Milletimiz için bundan korkunç felaket düşünülemez.
- Türkler ancak; Yunan, Bulgar, Sırp, Ermeni, Arnavut ve Araplara gösterdikleri sonsuz müsamahalardan ve lütuflardan sonra gördükleri sistemli düşmanlık ve hıyanetlere karşı bir reaksiyon göstermek zorunda kalmıştır. Türkçülük, haksız ve tecavüzkar olmamıştır. • Alparslan Türkeş
- Türkçülük, Türk Milletinin, ilim, sanat, ziraat, iktisat, kültür ve diğer her alanda, milli gelenek ve milli bünyeye uygun bir şekilde kalkındırılması içte ve dışta her çeşit saldırganlıklara karşı korunarak hür ve müstakil olarak yaşatılmasını hedef tutan bir ülküdür.
- “Onlar Türk Milleti’nin içinde bir fikir sistemi, bir doktrin doğabileceğine; yüzde yüz yerli, yüzde yüz millî bir fikrin varlığına bir türlü inanamamaktadırlar. Onlara göre, dünyadaki bütün fikirler Avrupa menşeli olmaya mecburdur.”
- “Türk birliği, sistemli çalışmak, fırsat kollamak ve her şeyden önce Türkiye’yi korumak ve yükseltmeye çalışmak suretiyle bir gün elbet hakikat olacaktır.”
- Türkçülüğü, her ne sebeple olursa olsun, şu veya bu şekilde iftira ve ithamlar altında bırakmaya kalkışmak ise, bunu yapanların en hafif bir tabirle iyi niyetinden ve Türk Milleti’ ne olan sevgisinden şüphe etmeyi gerektirir.
- “Milletlerin kalkınmasında ve yaşayışlarıyla ilgili her türlü faaliyetlerde ilmî esaslara dayalı planlamaya ihtiyaç vardır. Günü gün etme politikasıyla hareket etmek, çöllerde yaşayan deve kuşları gibi başını kuma sokmaya benzer.”
- 1980 öncesi, ülkemizde insanlar sağcı ve solcu olarak ikiye ayrılmak isteniyor. Biz ne sağcıyız ne solcuyuz, Türk Milletiyiz. Bu ülkeyi kamplara bölmeyîn bize kulak verin bu kavga sağ-sol kavgası değil, bir dış saldırıdır. Demokratik rejimi ortadan kaldırmak ülkeyi parçalamak istiyorlar. (1980 öncesi)
- Köle olarak yaşamaktansa, hürriyet için can vermeyi kan dökmeyi göze alamayan fertler ve milletler hiç bir zaman hiç bir devirde insanca yaşamaya layık olamazlar. İnsanca meziyetlerle uşaklık asla bağdaşamaz. Esaret ve istibdat zinciri ne kadar süslü olursa olsun, madeni ister altın ister platinden bulunsun yine zincirdir. Böyle bir zincire vurulmak istenen insanların göstereceği en asil duygu ve hareket isyan ve baş kaldırmaktır. (5 Kasım 1960)
-
“Türkiye, yabancı propaganda merkezlerini çok yakından izlemeli ve bu merkezlerle sıkı bağlantı kurmalıdır. Bu merkezlerin, Türkiye’ye zararlı olmayacak faaliyetler yönünde bulunmalarını sağlamaya çalışmalıdır.”
- “Türkçülüğün yolu, Ziya Gökalp’tan kuvvet alan bir yoldur. Yaşadığımız günlerin getirdiği yeni şartlara göre bir takım tadiller yapılacaktır. Ama ana temel değişmemiştir: Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak; bugün de değerini muhafaza etmektedir.”
- Davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde el ele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.
- Gençliğimizi büyük bir savaş beklemektedir. Bozgunculuğa, tembelliğe, ahlaksızlığa, cehalete, yalancılığa karşı büyük bir savaş.
- Ülkücülüğümüz; Türk milletini en kısa yoldan en kısa zamanda modern uygarlığın en üst seviyesine çıkarmak; mutlu, müreffeh hale getirmek; bağımsız, özgür, kendi haklarına sahip bir hayata kavuşturmaktır.
- Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.
- Bugün uygulanan ekonomik politika yanlıştır. Devamlı Türk parasını düşürme, faizcilik ve pahalılık ile sürekli zam politikası zararlı bir yoldur. Türkiye’yi kısa zamanda refaha götürecek yol gerek kişi yaşayışında gerekse devlet harcamalarında çok sıkı tasarruf tedbirlerine başvurmak ve her alanda üretimi süratle artıracak yatırımlara gitmektir. Bunun için üretime önem veren bir öncelikler stratejisi uygulanmalıdır. Sosyal adalete önem verilerek “EN AZ HUZURLU GEÇİM DÜZEYİ” kurularak bunun altında fakir hiçbir vatandaşı bırakmamalıdır.
- Bazı kimseler 12 Eylül öncesindeki terör olaylarının sebebini aşırı sağ ve aşırı sol çatışması olarak göstermektedirler. Bu görüş hem gerçeklere aykırıdır. Hem de düşmanlarımızın işine yarayan bir yorum şeklidir. Gerçekte, Türkiye’nin düşmanları tarafından yurdumuzun dışında hazırlanmış olan bölücü ve marksist “örtülü” bir saldırı söz konusudur. İftira edildiği gibi MHP ve Ülkücüler anarşinin bir tarafı olmamışlardır. Bunun aksine bölücülüğe ve marksizme karşı çıktıkları için teröristlerin saldın hedefi ve kurbanı olmuşlardır, mağduru olmuşlardır. Suçsuz ve mağdur kesimi suçlu ve gaddar gösterirsek bu hem haksızlık olur hem de memleketimizin zararına olur.
- “Davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde el ele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.”
- “İnsan, yetiştiği toprağın, yetiştiği milletin refâhını; iyiliğini, saadetini ve şerefini temin etmelidir. Bunu yaptığı takdirde, o millet insanlığın bir parçası olduğu için, dolayısıyla insanlığa da hizmet etmiş olur.”
- Devletimize ve vatanımıza hizmet yolunda stratejimiz 4 ilkeden oluşacaktır:Bunlardan birincisi, meşruiyetçilik ve kanun çerçevesi içerisinde çalışmak olacaktır. Ahlak kuralları ve dürüstlük içinde çalışmak olacaktır.İkincisi ise hukukun üstünlüğünü esas alan hürriyetçi çok partili demokratik yönetim ideali ve yöntemi olacaktır.Üçüncü ilke ise insan haklarını korumak ve savunmak olacaktır.Dördüncü ilke, hiçbir ayırım gözetmeksizin bütün vatandaşlarımıza karşı sevgi ve saygıyı temel alan bir gönül seferberliği faaliyeti tutumu olacaktır. İç barış, kardeşlik, hoşgörü, dostluk ve yardımlaşma davranışı uygulanacaktır. Bunun yanı sıra dışarıda da dünya barışına katkıda bulunmak ve barışçılık olacaktır.
- Çalışmalarımızda Allah hepimizin yardımcısı olsun ve muvaffakiyetler ihsan buyursun. Allah milletimizi ve devletimizi korusun ve sonsuza kadar yaşatsın.
- Biz MHP olarak her yeni sayfayı yeni bir umut olarak görmekteyiz. Ancak bekleme süremiz uzun değildir.
- Türk milletini tehlikelere karşı korumak ve hızla kalkındırmak için millî eğitime çok önem verilmelidir. İnsanlarımızın beyinleri ve ruhları üzerine yapılacak yatırımlar Türkiye’yi kurtaracak olan en verimli yatırımlardır.
- Hepiniz birer Türk Bayrağı’sınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin.
- Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz…
- Türk birliği ülküsü, yer yüzündeki bütün Türkler’ in bir millet ve bir devlet halinde, bir bayrak altında toplanması ülküsüdür.
- “Milliyetçilik duygusundan yoksun olan bir toplumun millet manzarası göstermesi mümkün değildir.”
- Türk birliği de sistemli çalışmak, fırsat kollamak ve her şeyden önce Türkiye’ yi korumak ve yükseltmeye çalışmak suretiyle bir gün elbet hakikat olacaktır.
- Emirlere mutlak itaat lâzımdır. Laubali, gevşek, disiplinsiz, metotsuz kimselerle dâvamız yürümez. Her şeyde örnek olmak lâzımdır.
- Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk Milletini yeniden kurmak zorundayız. Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar dokuyacağız.
- Başarı için muntazam plânlı çalışma yapmak lâzımdır. Son nefesimizi verinceye kadar çalışacağız.
- Milletimizin mutluluğu, kalkınması en iyi şekilde ancak demokrasi ile, hukuk ve adalet düzeni ile mümkün olabilir. Her vatandaşımızın ve özellikle her siyasi liderin önem vermesi gerekli olan husus; gerçek bir halk yönetiminin, hukukun üstünlüğünü esas alan çok partili hürriyetçi demokratik rejimin kurulmasına ve işlemesine özen göstermesi gerekmektedir.
- Demokraside çeşitli siyasi görüşleri taşıyan siyasi partiler olacaktır ve bu partiler meşru sınırlar içerisinde halka hizmet için birbirleriyle yarışacaklardır. Bu yarışmanın demokrasiyi zedelemeden yapılması, hatta demokrasiyi daha da geliştirecek yöntemlerle yapılması şarttır.
- İktidarlar, kendi iktidarlarını sürdürmek için seçim kanunlarıyla asla oynamamalıdır.
- Devletimizin gündemindeki en önemli konu bugün, özellikle Doğu Anadolu’da sürmekte olan bölücü ve marksist terör faaliyetleridir. Bu faaliyetler vatanımızı parçalamayı, milletimizi bölmeyi ve devletimizi yıkmayı hedef almış bulunmaktadır.
- Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dâva başarıya ulaşamaz.
- Alınan görevleri yapmak ve yapıldığını takip etmek lâzımdır. Millet hayatında başarı devamlılığa bağlıdır.
- Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet birliktir. Dâvamızın geleceği birliktedir. Birlik, beraberlik içinde olmaktır.
- Komünist sistemlerde halkın esaret altında oluşunun sebebi bir mülk sahibi olamamasıdır. Hürriyetin tek garantisi mülkiyettir.
- Bizim savunduğumuz Dokuz Işık’çı sistemin hedefi Türk Milletinin her ferdini mülk sahibi yapmaktır.
- İnsanlık âleminin en şerefli bir ailesi Türk Milletidir. Dokuz Işık demek, Türk Ülküsü demektir.
- Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır.
- Ülküsüz insan çamurdan farkı olmayan bir varlıktır.
- İslâmiyeti ele alıp Türklüğü inkâr etmek ihanettir. Bunun tersi de aynı derecede gaflet ve ihanettir.
- Türkün en önemli vasfı teşkilâtçılığıdır.
- Bazı siyasiler ve yöneticiler Türkiye için büyük felaketlere gebe olan olayları önemsememekte ve milletimizi uyuşukluğa sürükleyecek konuşmalar yapmaktadırlar.
- Türkiye sınırlarının çevrelediği vatan topraklarının her yerinde Türkiye devleti eksiksiz şekilde hükümran olmalıdır. Köylerde şehirlerde devlet var ama dağlarda, ovalarda devlet yoktur gibi konuşmalar yapmak korkunç derecede zararlı bir tutumdur.
- Dış Türkleri kurtarmak istemek bazılarının savunduğu gibi emperyalizm değildir. Emperyalizm, yabancı devletleri işgâl etmektir. Dış Türklerin kurtuluşunu, hür olmalarını istemek bizim meşru hakkımızdır. Ve bu hak, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı tarafından korunmaktadır.
- Maddi sevkıtabiîlerden rûhunu biraz kurtarabilmiş olanlar, her zaman târihte yer almak ve gönüllerde taht kurmak ihtimallerine sâhiptirler.
- “İnsanlar; yoksulluğa, açlığa, susuzluğa tahammül ederler. Fakat adâletsizliğe, hor görülmeye, aşağılanmaya aslâ müsâade, müsâmaha etmezler.”
- Ahlâkçılık anlayışımız, Türk Ahlâkı ve Müslümanlık inancından meydana gelmiştir.
- Türk töresinin bir diğer şartı da haddini bilmektir. Haddim bilmek… Ne kendinizi dev aynasında göreceksiniz. Herkese yukarıdan bakacaksınız, ne de kendinizi aşağıdan göreceksiniz, aşağıdan bakacaksınız.
- “Neden Türkçüyüz? Çünkü milletimiz Türk milletidir. Türkçülük ne demektir? Türkçülük, Türk milletinin hayâtının her safhasında yapacağı her şeyin Türk rûhuna, Türk geleneğine uygun olması ve Türk’e yararlı olması amacının, fikrinin ön planda tutulmasıdır.”
- Türk Töresinin bir şartı da yüksek vazife duygusudur. Vazifeyi her ne pahasına olursa olsun yapmaktır. Diğer bir şart, toplum uğrunda her çeşit fedakârlığı yapmaktır. Millete hizmet yolunda şahsi menfaatlerden, şahsi zevklerden feragattir. Vazgeçmektir. Kişiler kendilerini millet için feda ederler. Türk Milleti’nin büyüklüğü böyle yükselecektir. Onu sizler yaşatacak, sizler yükselteceksiniz. Türk Töresinin en önemli bir gereği de sır saklamaktır. Sır saklamak…
- Bugünkü Türkiye sınırı dışındaki Türkleri ne yapacağız? Bu zamana kadar milleti idâre eden kişilerimiz dış Türklerle ilgilenmeyi hep zararlı bulmuşlardır. Bu yanlış bir görüştür. Dünyanın neresinde Türk varsa, Türk milliyetçilerinin ilgileri içindedir.
- Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez.
- Türk Milleti tarihin en eski çağlarından bu yana, hatta doğduğundan beri esaret hayatını kabul etmemiş, hiç bir düşmana boyun eğmemiş, şan ve şerefiyle yaşamış bir millettir.
- TÜRKLÜK bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur.
- Fikir, iman, ülkü aşkı … İnsanları güçlü yapan bunlardır.
- Komünizmin yayılması, daha güçlü bir inanç olan milliyetçilikle durdurulduktan sonra, mevcut komünist ve bölücü olanlarla hukukî ve meşru yollardan mücadele etmek ve onları bu sapıklıktan vazgeçirmeye zorlamak lazımdır. Caydırmak gerekmektedir. .Bunun için de kararlı, imanlı, cesur ve ahlaklı bir siyasi kadronun iş basma gelmesi şarttır.
- Büyük ve güçlü, sözü geçen, kardeşin kardeşe düşman olmadığı mutlu Türkiye’yi kurana kadar gece-gündüz uyumadan, dinlenmeden, mukaddes vazifelerimiz için seferberlik ilan ediyorum.
- Türk adı taşıyan herkes bizim sevgi ve ilgimizin çevresi içindedir.
- Türkçüler Günü olan 3 Mayıs (1944) büsbütün ayrı bir düşüncenin sonucudur. İç düşman olan, kılık değiştirerek milletin içine giren ve hükümetin gafletinden yararlanan komünizme karşı Türkçü gençlerin bir uyarma yürüyüşüdür.
- Türkçülüğün ve Türk Birliği Ülküsünün, bir cürüm olarak kabul edilmesinden ve bu yolda büyük propagandalara girişilmesinden sonra, Türkiye’ de Türk olmak ve Türkçülükten bahsetmek bile korkulacak hal olmuştu. Tanrı’ ya şükürler olsun ki, 14 Mayıs 1950′ de Türk Milleti’ nin vermiş olduğu şanlı bir kararlı, meş’ um tek parti zihniyeti yıkılmış ve Türkçülüğün ufku yeniden aydınlanmıştır.
- Milletler yabancı kuvvetlerin orduları ve diğer maddi güçleri tarafından yok edilmeden önce, manevi ve fikir güçleri tarafından esaret atına alınırlar. Böyle bir toplumun esir ve yok olması kesin hale gelir.
- Türk Devletinin yenilmez, zinde hayat gücü ve Türk Milletinin teminatı ve istikbali gençliktir.İnsanlık ve bilhassa Türk milleti, kör taassuplar yüzünden çok büyük felaket ve ıstıraplara uğramıştır. Fakat bunların yalnız ve yalnız dinî taassuplardan ileri geldiğim zannetmek hatadır. Uğranılan felaketler, gafillerin, hainlerin cehaletten faydalanarak, istismar için meydana koydukları her alandaki, her çeşit kör taassuplardan ileri gelmiştir. Bunun için, her çeşit mezhep, fikir ve parti softalarının her alanda, yaratmaya ve tahrik etmeye çalışacakları kör taassuplara karşı, Türk milletini uyarmak ve muafiyeti bulundurmak, temkinli ve mutedil her Türk aydının baş vazifelerindendir.
- Evet, bugün MHP şunları söylüyor: 1 – Biz geleceği 50 yıl öncesinden yakalamasını bilen bir siyasi kadroyuz. Geniş ufuklu ve gelişmeciyiz. Gelişmecilik savunduğumuz 9 Işıkın bir maddesidir. Gelişmecilikte geleceği yakalayan biziz. Türkiye’yi Türk dünyasını barış içerisinde çağlar üzerinden sıçratacak olan kadro bizde var. 2 – Bölücülük yangınım biz söndürürüz; anarşiyi, asayişsizliği biz yok ederiz. Çünkü MHP’ liler Türkiye’nin, büyük Türk Milletinin kara sevdalılarıdır. 3 – Türk dünyasının demokratik bir ortamda barış içerisinde bağımsız yaşamasını biz temin ederiz. Türk Birliğini biz kurarız. 4 – Ekonomik kalkınma ve gelişme Türk milletinin müşterek fedakarlığı ile mümkün olabilir. Her kesimin eşit şekilde fedakarlık yaptığı yapıp çok çalıştığı bir sistem bizi kalkındırabilir. Bu sistemin temel unsurları, özel sektör, devlet sektörü ve millet sektörüdür. Bu üç sektörün uyum içerisinde uygun teşviklerle harekete geçirilmesi milletimizin tümünü hızlı bir çalışma ve kalkınma seferberliğine sokacaktır. MHP bundan yanadır. 5 – Devlet ekonomik bakımdan küçülmeli ancak her şeyi kontrol edebilen bir yapıya kavuşturulmalı ve güçlenmelidir. Güçlü devlet yeni bir yapılanma ile ve imanlı, inançlı kadrolarını donatılması ile gerçekleşir. Bunu yapacak olan MHP’dir. 6 – Ülkenin diğer bütün sorunları yeni bir ruhla, Türk-İslam ülküsünün verdiği ateşle, güçle çözülebilir. Her sorun bu ülkenin bu milletinin karasevdalıları olan MHP’ye Ülkücü kadrolarla hal olabilir.
- Memleketimizi idare edenler, dünyanın gerçeğini, milletimizin büyüklüğünü görememişlerdir. Günü gün etmeyi, parlak sözlerle vatandaşları yanıltmayı kendileri için yegane marifet saymışlardır.
- “Vatanımızın üç tarafı denizlerle çevrili bulunduğuna göre Türk Milletinin ekonomik bakımdan denizci bir millet haline gelmesi zorunludur.”
- “Ancak istilâ ve işgal altındaki bir millet, milliyetçilik yaptığı için suçlanabilir.”
- “Batının dış görünüşünü almak değil; Batı ilim ve irfanını, fikir ve metotlarını kavramak, memlekete mal etmek lâzımdır.”
- “Harp; siyasetin kuvvet zoruyla devam ettirilmesi halidir.”
- “Türk milletinin yeryüzünde eşsiz bir yaradılışa sahip olduğuna ve kahramanlıkta bu milletten üstün bir millet bulunmadığına iman ediyorum. Buna en yakın misal olarak da İstiklal Savaşını gösteriyorum. Türklük bir şereftir.”
- 1992’de Türk Cumhuriyetlerini gezen Başbakan Demirel ve Alparslan Türkeş, Timur’un kabrini ziyaret eder. Anı defterine hatırat bırakmaları gerekir. Demirel, Türkeş’e dönerek sorar: “Ne yazayım? Ankara Fatihi mi yazayım?” Türkeş: “İzmir Fatihi yazın.”
- 1990’larda Rum Patrikhanesi’nin yurt dışı temsilciliği açacağı iddiası üzerine Alparslan Türkeş, Gagavuz Dışişleri Bakanı Peter Zavriçko’yla beraber Türk Ortodoks Patrikhanesini ziyaret edip, “Rum Patrikhanesi hiçbir zaman ikinci Vatikan olamaz. Devlet buna izin vermez.” demişti.
- “Elde ne elde harcanacak Rumeli, ne Macar ülkeleri, ne Suriye ve Irak, ne Filistin ve Mısır, ne Trablus, ne Tunus ve Cezayir, ne de Kırım ve Kafkas kaldı. Elde kalan son vatan parçasıdır, son vatan parçası.”
- Sovyetler yıkıldıktan sonra Alparslan Türkeş, 1994’te partili olmayan misafirlerin de bulunduğu büyük kongrede Nazım Hikmet’ten bir şiir okumuştur ve “Bölücüler azıttı. Millî blok oluşturmalıyız. Bu blokta solcular, Nâzım’ı seven millî sol da bulunmalı.” ifadesini kullanmıştır.
- Yer: Azerbaycan… Yüz binlerce insan haykırıyordu: “Başbuğ Türkeş, Başbuğ Türkeş!” Türkeş Bey, Ebülfez Bey’in elini tutup kaldırarak haykırdı: “Bütün Türk Dünyasının Başbuğu Elçibey’dir. Lütfen ‘Başbuğ Elçibey’ deyin. Ben Türk dünyasını ona, onu da Allah’a emanet ediyorum.”
- “Bağımsızlık mücadelesi veren Cezayir’e 20 bin tüfek 200 top gönderdik. Fransa bize karşı çıktı ama kabul etmedik. Cezayir bizim vatanımızın parçasıydı, siz bizden orayı istila ederek aldınız. Orada yaşayanlar da bizim kardeşimizdir.”
- “Yabancı ideoloji, yabancı doktrin tutsaklarının kendi eksikliklerini bize aksettirmeye çalışmaları tabiidir. Fikir seviyesinde de olsa, dışa bağımlılıklarının verdiği aşağılık duygusunu, ancak başkalarını da öyle zannederek giderebilirler.”