Cengiz Han’a Küsen Bulut (Cengiz Aytmatov) Özeti, Konusu, Alıntıları
Yazarı : Cengiz Aytmatov‘dur.
Tür : Roman türündedir.
Sayfa : 112 sayfa‘dır.
Konusu
Kırgız edebiyatının zirve ismi Cengiz Aytmatov, son romanı ile birlikte Türk Dünyası‘nda edindiği yeri göstermiştir. Roman asıl itibarıyla “Gün Olur Asra Bedel” romanının içerisinde yer alması gereken uzunca bir bölümdür. Ancak KGB’yi suçlayan bu bölüme o dönemde izin verilmemiştir.
Dzerjinski tarafından kurulan KGB, söndürülmeden yanması gereken bir soba gibidir. Sobanın yakıtı sadece insandır. Yaş veya kuru, doğru veya yanlış ayrımı yapılmaksızın insanlar yakılacaktır ki soba sönmesin…
Aytmatov bu romanda, bir önceki roman olan “Gün Olur Asra Bedel”de yaşamını yitiren Kuttubayev’in nasıl öldüğünü anlatmaktadır. Resmi makamlar kalp sektesinden öldüğünü belirtmişlerdi… Oysa öğretmen ve eski savaş esiri olan Kuttubayev, KGB’nin dikkatini çekmiş ve tutuklanarak tren vagonlarında işkenceye tabi tutulmuştu…
Cengiz Han’a Küsen Bulut, hem çok güzel bir aşk hikayesi, hem de diktatörler karşısında bireylerin zihin dünyası gibi evrensel bir perspektifi ele alan kısa fakat çok sürükleyici bir roman…
Genelde romanları açık ve uçsuz bucaksız bozkırlarda geçen Aytmatov, bu romanında bir tren vagonunda yaşanan öyküyle ve güçlü ruhsal tahlilleriyle karşımıza çıkıyor…
Cengiz Han’ın Stalin’e dönüştüğü; Betimlemeleri, öyküleri ve tarihi olayları başarılı sergiliyor olmasıyla Cengiz Han’a Küsen Bulut, Cengiz Aymatov’un en iyi eserlerinden biridir…
“Cengiz Han’a Küsen Bulut” adlı kitaptan alıntılar…
“…İnsan insana nasıl bu kadar acımasız olur, bu kadar nefret duyar?”
“…Fikirler çatışmasındaki küçük bir nokta, düşmana öldürücü bir darbe indirmeye yeter.”
“…Şubat güneşi uzakta, al bir kuşakla yerle göğü birleştirerek batmakta, sönmekteydi. Gündüz bitmiş, kış gecesi kendi haklarını kullanarak her şeyi karanlığıyla sarmaya, her şeyi silikleştirmeye başlamıştı.”
“…Mutluluğun da, mutsuzluğun da kökü birdir.”
“…Kuvvet kuvveti kırınca, olağanüstü olan değersiz kalır, görkemli olan acınacak hale düşerdi. İşte bundan bir sonuç çıkarıyordu: Bükebildiğin, ezip yok edebildiğin şeyin hiç bir önemi yoktur. Baş eğip diz çökenler, galibin insafına kalmışlardır. Ancak budur hakkettikleri. Dünyanın temel düzeni, asıl kuralı da dayanıyordu.“
“…Bu yerlerde trenler doğudan batıya, Batıdan doğuya gider gelir… Gider gelirdi. (Bozkır)”