Enver Paşa Sözleri ve Hakkında Söylenenler
- Tarih şahittir ki, Türk askerinden şanlı, Türk askerinden fedakar hiçbir asker yoktur.
- İnsan ile veba mikrobu dost olmaz. (Türk-Ermeni dostluğu hakkında)
- Benim Türklük idealine daha büyük bir borcum vardı: Kanım… Burada ya şerefli, hür bir devletin gazileri olarak yaşayacağız ve ya bu uğurda öleceğiz… Ben;dağ başlarında, çöl enginliklerinde, yol kavşaklarında dövüşen yiğitlerin safına katılmak ve onları teşkilatlandırmak için yola çıkıyorum… Bana dua ediniz. (Enver Paşa, Lenin’e karşı.)
- Uzun zamanlardan beri Türkistan Türklüğü ile Osmanlı Türklüğü arasındaki irtibat kopmuştur. Ben, Osmanlı ordularının başkomutanı ve İslâm Halifesinin damadı olarak oraya gelir ve Türkistan’ın bağımsızlığı uğruna ölürsem, bu köprüyü kurmuş oluruz.
- İkinci bir arzum daha vardır. O da Mustafa Paşa ile ilgilidir. Onun başarıya ulaşması için mümkün olan hiç bir yardımı esirgeme. Zira Allah (C.C) onu bu memleketi düşmanlardan kurtarmak ve korumak için seçip göndermiştir.” (Eşine mektubundan)
- Ben, benden başka bir şey değilim, olamam, binaenaleyh Napolyon’un taklidi olarak ikinci olmak aklımdan hiç geçmemiştir.
- Esir İslam âlemi içün biricik kurtuluş yolu bu âlemi teşkil eden her milletin kendi gücü ile üzerine çökmüş olan ecnebi tahakkümünü atmaya yürümesidir. Eğer küçüğünden büyüğüne kadar bu yolda kurtuluş mücadelesine girmeye azmetmez ve vakit kaybetmeksizin buna hazırlanmazsak, kıyamete kadar esaret zinciri altında inleriz. Böyle umumi bir hareket teşebbüsünün zalimlerin nazar-ı dikkatlerini daha ziyade celbedeceğini, dolayısıyla bunların zulümlerini arttıracağını ve belki de yarı müstakil kalmış olan Türkiye, İran ve Afganistan’ı da mahva yürüyeceklerini söyleyenlerimiz bulunur. Fakat maziye ve hale şöyle bir bakacak olursak, bu yoldaki düşüncelerin boş olduğunu pek ala anlarız. İslam âleminin ekseriyetinin esarette kalması akvam-ı İslamiyeden henüz müstakil olanlarından, hangisine temin-i hürriyet ve istiklal etti?. Şu halde bize kalan yegâne yol, esir kardeşlerimizi de kurtarmaya savaşarak hep birlikte hakkımızı, hürriyetimizi istirdad ve muhafaza etmek içün ölümü göze alarak, el birliğiyle çalışmaktır. Zaten mukadder olan ölümden korkarak köpek gibi yaşarsak hem geçmişlerimizin, hem de geleceklerimizin la’netlerine müstehak oluruz. Halbuki kurtuluş içün ölmeyi göze alırsak hem biz, hem de bizden sonrakilerin hür ve bahtiyar olmasını temin etmiş oluruz.
Enver Paşa Hakkında Söylenenler
- “Enver, bir güneş gibi doğmuş, bir gurûb ihtişamıyla batmıştır, arasını tarihe bırakalım.” Mustafa Kemal ATATÜRK
- “Enver Paşa Türkistan toprağında ŞEHÂDETİYLE, bu ülkede ve Türk târihindeki en büyük görevini yapmıştır.” Zeki Velidi Togan
- “…Ayaklanan Fergana’dan, Sovyet Türkistanı’nın başkenti Taşkent’ten, Semerkant’tan ve her taraftan Enver Paşa’nın adına minnet ve saygı mesajları geliyordu. Sovyetlerin Türkistan’daki temsilcileri alarma geçti. Artık Enver Paşa Orta Asya’da popülerdi. Bu duruma zemin hazırlayanlar da Enver Paşa’nın Moskovalı arkadaşlarıydı. ” Mustafa ÇOKAY
- “…Türkistan, Buhara ve Azerbaycan halkları, Paşa’nın Balkan Slavlarından Adriyanopol’ü (bir Türk şehri olan Edirne’nin eski adı) kurtardığı gibi, Bolşevik yağmasından şehirlerini koruyacağı ümidini taşıyorlardı.” Mustafa ÇOKAY [Bu yazı Kazak politikacı ve fikir adamı Mustafa Çokay (1890-1941) tarafından kaleme alınarak, 15 Haziran 1923 tarihli ‘Doğu-Batı’ (Orient et Occident) isimli bir Fransız dergisinde yukarıdaki başlık altında yayımlanmıştır.]
- “Enver Paşa ihtilalden önce ahlak, cesaret ve kahramanlık misali olarak tanınmıştır. Enver’e en çetin kıt’a hizmetleri tam ve itimatla emniyet edilmiştir. Enver Paşa şahsi meziyetleriyle iyi bir asker, iyi bir subay olarak, cemiyetin kusur olarak bildiği unsurlardan, insanın tasavvur edemeyeceği kadar nasibi olmayan bir tiptir. Askeri vasıfları bakımından vazifesever, çalışkan ve korku nedir bilmez müstesna kahraman olarak askerliğin aradığı ölçülerin en yukarı seviyesinde yer almıştır… Kahramanlığını, cesaretini, gözüpekliliğini tekrar belirtmeliyim. Büyük emeller gütmüştür; mesela belki de Timurleng’i düşünmüştür.” Nevzat KÖSOĞLU
- “O’nu yakından tanıyan herkesin üzerinde birleştiği nokta Enver’in bir insan olarak mükemmel ahlaki değerlere sahip olduğudur. Bir gün bile hiddetlendiğini, ağzından çirkin ve kaba bir sözün çıktığını gören olmamıştır. Kızıp öfkelendiği zamanlarda bile ölçülü konuşmasını bilir. Sır saklamak ve niyeti dışa vurmamak hususunda olağanüstü bir kudreti vardır. Bir insanın çıkabileceği en yüksek makamlara yükseldiği halde samimiyetini ve alçakgönüllülüğünü kaybetmemiştir. Keskin bir zekâ ve yaradılışından edeb ve terbiye sahibidir… Ruhunda o kadar azim ve sebat vardı ki, bunu yenmek mümkün değildi. Hayatında attığı adımların hiç birini geri çektiği görülmemiştir…. Makedonya’daki çete savaşlarındaki haklı ününü de bu şekilde, en az on kere ölümden dönerek kazanmıştır. Trablusgarp’ta gülleler arasında dolaşır, Başkomutan’dır ve yine avcı hattındadır. Nihayet Belcivan’da ölüme giderken bir avuç atlının en önündedir.” Ramazan Balcı
- “…Enver Paşa Allah’ın yardımından ve inâyetinden bir an şüphe etmemiş, yenilgileri mânevi bir imtihan saymış, bundan dolayı inancı ve neticesinde muzaffer olacağına itimadı hiç sarsılmamıştır. Enver Paşa’nın bu iman ve itikâdına, harp sırasında Medine’yi ziyâretinde yakından şahit olmuştum. Medine istasyonundan inince doğru Peygamber (S.A.V.)’in merkadine, Ravza-i Mutaharra’ya yaya olarak gitti. İstasyondan oraya kadar epeyi mesâfe vardı. Cemal Paşa, Faysal Bey, şerifler, seyitler, Medine eşrafı sivil ve askerî erkân, Enver Paşa’nın etrafında ve gerisinde yürüyorlardı. Bütün Medine halkı karşılıklı saf tutmuştu. Kasideler okunuyordu. Caddenin iki tarafında develer kesiliyor; kan fıskiye gibi fışkırıyordu. Fakat, Başkumandan Vekili, kendisine yapılan bu töreni görmüyor ve işitmiyor gibiydi. O, asıl Komutanın, Peygamber (S.A.V.)’in huzuruna gitmekte idi; ona saygılarını sunmağa, asilin vekile emanet ettiği vazifenin hesabını arzetmeye gitmekteydi. Enver Paşa, benliğinden geçmiş, ellerini göğsünün üzerinde saygı ve taatle bağlamış; başını öne eğmiş, sessiz sessiz ağlıyordu. Ve bütün bu yürüyüş esnasında biteviye ağlıyor, gözlerinden yaşlar dökülüyordu.” Ali Fuat (Erden) Paşa – Paris’ten Tih Sahrasına
- “…Doksan üç Savaşı namıyla anılan 1877 Rus – Türk Harbinde Filistin alayının bütün erleri, bir tanesi dönmemek üzere, Plevne’de şehit oldular. 1911 İtalyan tecavüzünde Mustafa Kemal, Enver Paşa, Fethi Bey gibi subaylar Libyalı aşiretlerle ve Libya Kralının ceddi olan Şeyh Sunusi ile birlikte Trablus Garbı korumuşlardı.” Alparslan TÜRKEŞ
- “Enver; kanlı vuruşmaların, yürek delen okların, göğüs parçalayan kargıların, baş uçuran kılıçların hikayesidir. Enver; su gibi akan kanların, sayısız harcanan canların, sonu olmayan yiğitliklerin destanıdır. Enver; kızıl elmanın izinde uluğ bir yolcu, yiğit bir ihtilalcidir.” – Hakan Boz
- “Enver Paşa herhalde zamanının en kuvvetli bir adamı olmak lazım gelir. Bunun aksini ispat edecek, elimizde, hiçbir vesika yoktur. Bilakis kuvvete delâlet edecek bir vesika vardır ki; o da Enver Paşa’ya mevkide iken kimsenin karşı gelmeyiş ve ancak gittikten sonra bir takım insanların başlarını kaldırabilmiş olmasıdır. Böyle bir şahsın kuvvetli olmadığını söylemek lüzumsuz ve mânasız bir iddia olmaz mı?” Mustafa Kemal Atatürk
Bu marş Azerbaycan Türkleri tarafından önce Enver Paşa için söylenmiş sonradan Atatürk’e uyarlanmıştır.
Enver Paşa Şiiri
Hoş gelişler ola, kahraman Enver Paşa
Bir emir ver orduna, Kafkas Dağı’nı aşa
Askerin, milletin, bayrağınla çok yaşa
Arş arş arş ileri ileri, dönmez geri, Türk’ün askeri
Sağdan sola, soldan sağa Al da Bayrağın düşman üstüne
Cephede mitralyöz, ayna gibi parlıyor
Türkistan Türkleri bayrak açmış bekliyor
Arş arş arş ileri ileri, dönmez geri, Türk’ün askeri
Sağdan sola, soldan sağa Al da Bayrağın düşman üstüne
Özbek Şairi Çolpan’ın Enver Paşa’nın ölümü üzerine yazdığı şiir:
Feryadım boğsun dünyanın bütün varlığını;
Ümidim son ipini de koparıp atsın!
Gazaptan titreyen genç yiğidin
Dolmuş mermiler sinesine taş gibi,
Dağlarda özgürlük diye gezen bir geyiğin
Matemler inmiş kara gözlerine,
Deryalar, dalgalar titreten bir yiğit,
Yediği darbelerin kahrından yıkılıp kalmış,
Kurtuluş yıldızı sanki hiçliğe karışmış
Senin son canını da düşmanlar almış.
Marmara boyları, Edirne yolu…
Çatalca ovası, Boğaz geçidi,
Karpat dağları, Trablus çölleri
Güzel Selanik’in şirin bahçeleri.
Şehitlerin yüzüne damlayan nurlar,
Bizi kan ağlattı bu kara haber.
Berlin sokakları yiğidin birini
Dopdolu koynuna alıp sardı,
Tiflis’in havaları da bir kurtarıcı yiğidi
Kara kanlara boyayıp toprağa saldı.
Tarihin rengini kanlarla karartıp dolduran
En son ümidinizi de kana boyadı o Belçivan
Ah nasıl uğursuz zamanlar gelmiş,
Feryadım dünyanın varlığını boğup öldürsün,
Kapkara bahtına şeytanlar gülsün!
Abdülhamid Süleyman Çolpan
“Analar çocuklarının kulaklarına onun adını fısıldayacaklardır.”
Haver-i İslamdan küffar kâbusun.
Mesacidden dilerdi Rus asa öz nehs nakusun,
Güneşden parlak âmâlın olup Şark ehline ezher,
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Selman Mümtaz
Ziya Gökalp’in Enver Paşa için şiiri:
Enver Paşa
Bir kalbsin ki tereddütsüz, şüphesiz,
Bir ruhsun ki iradeli, imanlı;
Sen olmasan ihtimâl ki şimdi biz
Kalacaktık Avrupa’da bühtanlı.
Herkes mey’us iken sendin ümid-vâr,
Bu millete ancak senden ümid var…
Mağlûb idik, sen etmeden tereddüt,
Dedin: “Bu il yine galib olacak.”
Ordumuzda yaptın ânî teceddüd,
Dedin: “Biziz harbe tâlib olacak.”
Siyasette ittifaklar dokudun
Yedi çara birden meydan okudun…
Biz hepimiz şüphelerin içinde
İken, vardı sende büyük itminan,
Arş’tan sana ya ilâhî bir müjde
Verilmişti, yahud kudsî bir ferman.
Biliyordun nedir Hakk’ın muradı
O imanla açtın büyük cihadı…
Tarih diyor: “Bütün büyük fâtihler
Milletleri gibi Hak’tan mülhemdir.”
Bugün halk da senin gibi mübeşşer,
Yalnız sana vâzıh, ona mübhemdir:
Semalardan gelen gizli Hak sesi
“Türkler artık kurtuluyor” müjdesi…
Ziya Gökalp
Enver Paşa, idealizmi ifade ediyor… İdeali uğruna ölümü bile göze alan ve şehit olan bir insanı ifade ediyor. Orta Asya ve Anadolu Türklüğünü birleştiren köprüdür Enver Paşa. Onun zamanı tarihçiler tarafından objektiv bir şekilde yansıtıldığı gün hakkındaki yalanlara da Türk milleti göz yummayacaktır.