Felsefî Açıdan “Barış” Kavramı
Barış kelimesini sevmeyen insan var mı? Barış (sulh) dostluk ve güvenlik içinde yaşamak demektir. İnsanların arasındaki meselelerin çatışmasız ve savaşsız çözülmesi demektir. Bunu kim istemez ki? Fakat hemen belirtelim ki barış maskesi altında nice korkunç savaşlar adil çözümler paravanasında nice zulüm ve haksızlıklar tezgahlanmaktadır. Gerçekten şerefli barışlar kadar şerefsiz barışlar da mevcuttur.
Taraflardan birinin mütehakkim diğerinin mahkum olduğu, anlaşma sonunda birinin kahkaha attığı birinin gözyaşı akıttığı bir sözleşmeye barış adını verebilir miyiz? Zalimi haklı mazlumu haksız ilan eden bir barışı alkışlayabilir miyiz? Tarihe bakın yeryüzünde dolaşın böyle Şerefsiz Barışlar akdedildiğini görmeyecek misiniz? Kara emperyalizm, Asya’da Avustralya’da Afrika’da yerli halk ile yaptığı barışın içyüzü nedir? Kızıl emperyalizmin Doğu Türkistan’da Batı Türkistan’da Azerbaycan’da Kırım’da Özbekistan’da Kazakistan’da Tacikistan’da Kafkasya’da barış sağlandığını iddia edebilir misiniz ?
Oysa barış her türlü tahakkümün yıkılması yüce ve mukaddes prensiplerin aydınlığında teessüs eden adalet için de mazlumun hakkını alması zalimin ve gaddarın cezalanması demektir. Bütün renk ve biçimleri ile emperyalizmin ve sömürgeciliğin son bulması insanların hem hür hem tok ve hem de güvenlik içinde bulunması demektir.
Yoksa bir taraftan bayrakları düşüreceksin vatanları böleceksin insanları kendi öz vatanında esir alacaksın milli irade üzerine ambargo koyacaksın Yasama Yürütme ve Yargı organlarını bir zulüm ve haksızlık çarkı haline getireceksin sürgünler katliamlar düzenleyeceksin kimse sana inanmaz elbette. Üstelik bu kadarla da kalmaz Barış kelimesinin temiz manasını da kirletmiş olursun. Şerefli barıştan da yine şerefli kadrolar şerefli hükümetler ve devletler başarılar.
Barış kelimesi mazlumun mağdurun ve mahkumun dilinde samimi bir çığlıktır da, zalimin gaddarın mütehakkimin dilinde bir riya, aldatmaca ve uyutma sözcüğü dür. Bütün mazlum milletler bütün sömürülen kitleler ve hor görülen ırklar samimiyetle Barış istedikleri halde kara ve kızıl emperyalizm savaşlardan daha beter Barış ve Planları ile onların karşılarına dikilmektedirler. Türk Dünyası, İslam dünyası ve bütün ezilen milletler barış hasreti içinde kıvranırken; kara ve kızıl süper devletler barışa yardım ve yumuşamayı temin için silah gönüllüsü ve havarisi hüviyeti içinde reklam edilmektedirler.
Seyyid Ahmet Arvâsî