Jeokültür

Türkiye Türklerindir, Türklerin Kalacaktır

Haçlılar, Türklerin Anadolu’ya gelip yurt tutmasını hele İstanbul’u alarak Bizans’ı yıkmasını bir türlü hazmedememişlerdir. Bu sebepten milletimiz ve devletimiz asırlarca haçlılara karşı kendini vatanını korumak için savaş vermek zorunda kalmıştır. Kah biz onları Viyana önlerine kadar kovalamışız, kah onlar bizi Ankara’ya kadar çekilmeye zorlanmıştır. Zaman zaman onlar iç ve dış tertiplerle kan ve gözyaşı akıtmamıza sebep olmuşlar zaman gelmiş biz onları denizlere dökmüşüz. Maalesef mücadele hala devam etmektedir. Türklerin Avrupa’dan ve Anadolu’dan atılması bir sabit fikir halinde haçlının beyninde oturmuş bulunmaktadır.

Emperyalizmin Hedefi: Türkiye ve Türkler

Düşmanlarımız iddialarına göre mademki Türkler Orta Asyalı bir millettir. Anadolu ve Avrupa toprakları üzerinde ne işi vardır? Buraları eski sahiplerine bırakmalıdır. Tarih boyunca sürdürülen haçlı seferlerinin ABD’nin başkanı meşhur Wilson’un Sevr projesinin ve bugün ülkemizde dolaştırılan halklar narasının gerçek manası budur. Düşmanlarımız on asırlık vatanımızı parçalayıp bölmek ve bizi inkâr etmek istemektedirler. Onlara kalırsa Türkiye’mizde Bizans tekrar Rum devleti biçiminde hortlayacak Ermenistan ve Kürdistan kurulacaktır. Daha kimlere ne planlar yapıldığı ve ne hayaller kurulduğu elbette bilinmektedir.

Çeşitli renkteki emperyalist güçler, 1. Dünya Savaşı sırasındaki oyunlarını tekrar etmek istemektedirler. Bunun için bazı gafil ve hainleri de kendi emellerine alet etmeye muvaffak olmaktadırlar. Hiç şüphesiz bunlar da kendilerinden önce bu oyunu oynamak isteyenlerin akıbetine uğrayacaklardır.

Türkiye’miz (Asya ve Avrupa’daki sınırları koruyarak) Hergün biraz daha güçlenerek düşmanlarını ümitsizliğe düşürecektir.

Türkler Anadolu’yu Bizans’tan Aldı

Kaldı ki Türkler Anadolu’ya geldiği zaman bu topraklarda ne bir Ermeni ne de bir Kürt Devleti vardı. Anadolu‘yu güya Bizans Devleti kontrol ediyordu. O Anadolu ki kırları bomboş köy ve kasabaları harap ve terkedilmiş sadece etrafı hisarlarla çevrili şehirlerde nüfus bulunan eşkıyanın soyguncunun kol gezdiği sahipsiz bir coğrafya parçası durumunda idi.

Anadolu adeta bomboştu.

Esasen Anadolu bütün tarihi boyunca fazla nüfus tutamamıştı. Düşünün Türklerin Anadolu’ya yerleşmesi üzerinden dokuz asır geçmiş bulunmasına rağmen 1926 yılında bütün Türkiye’de dokuz milyon insan bulunuyordu. Durum 1926 yıllarında böyle olunca; acaba Anadolumuzda 1070 tarihlerinde kaç kişi bulunuyordu? Bizim kanatimizce Anadolu’da o tarihlerde hisarlar içine sığmış bulunan nüfus büyük bir ihtimalle bir milyon dahi olamazdı.

Bu tarihlerde İç Anadolu’da yaşayan nüfusun tamamı ve Ege bölgesinde yaşayan nüfusun büyük bir kısmı sanıldığı gibi Grek asıllı değildi. Hıristiyanlaşmış ve Rumlaşmış Eti kalıntıları idi. Bunlar da diğerleri gibi dağınık yaşıyorlardı. Anadolu o tarihlerde o kadar boş idi ki Türklerin dalga gelişi ve yerleşmesi önemli bir mukavemetle karşılaşmadığı için gayet kolay olmuştur.

Kaldı ki, tarih baştan aşağı, «kavimlerin, yurt tutmak için göçler yaptığını» ortayakoymaktadır. Bugün, mevcut bulunan pek çok millet, böylece «yurt edinmiştir» ve devlet kurmuştur. Avrupa’da ve bilhassa Amerika kıtasında bulunan bir çok devlet bu durumda değil midir?

Başta ABD ve Kanada olmak üzere, Meksika Federal Cumhuriyeti, Arjantin Cumhuriyeti, Küba Dominik, El Salvador, Jamaika, Guatemala, Haiti, Paraguay, Peru, Uruguay, Venezuela, Kostarika, Kolombiya, Bolivya, Brezilya, Ekvador, Şili… gibi devletler, bundan dört asır önce başlayan göçlerin neticesinde «yeni yurt» tutarak devlet kuran kavimler değiller midir?

Kim, bu toprakların, onların vatanları olup olmadığını münakaşa edebilir ki bizim «on asırdan beri», uğrunda büyük fedakârlıklarda bulunduğumuz Türkiye üzerinde tartışma açabilsin?

(Seyit Ahmet Arvasi, Türk İslam Ülküsü 1, sf. 220, Türkiye Türkündür)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu